AKLI SELİM

AKILLI

İslam Dini Akıllıya Hitap Eder.

(BAKARA suresi 179. ayet):

وَلَكُمْ فِى الْقِصَاصِ حَيٰوةٌ يَا اُولِى الْاَلْبَابِ لَعَلَّكُمْ تَتَّقُونَ

Ey akıl sahipleri! Kısasta sizin için hayat vardır. Umulur ki suç işlemekten sakınırsınız.


(BAKARA suresi 242. ayet):

 كَذٰلِكَ يُبَيِّنُ اللّٰهُ لَكُمْ اٰيَاتِهٖ لَعَلَّكُمْ تَعْقِلُونَ

Allah size işte böylece âyetlerini açıklar ki düşünüp hakikati anlayasınız. 


(BAKARA suresi 269. ayet):

يُؤْتِى الْحِكْمَةَ مَنْ يَشَاءُ وَمَنْ يُؤْتَ الْحِكْمَةَ فَقَدْ اُوتِىَ خَيْرًا كَثٖيرًا وَمَا يَذَّكَّرُ اِلَّا اُولُوا الْاَلْبَابِ

Allah hikmeti dilediğine verir. Kime hikmet verilirse, ona pek çok hayır verilmiş demektir. Ancak akıl sahipleri düşünüp ibret alırlar.


(ÂLİ IMRÂN suresi 65. ayet):

      يَا اَهْلَ الْكِتَابِ لِمَ تُحَاجُّونَ فٖى اِبْرٰهٖيمَ وَمَا اُنْزِلَتِ التَّوْرٰيةُ وَالْاِنْجٖيلُ اِلَّا مِنْ بَعْدِهٖ اَفَلَا تَعْقِلُونَ

Ey ehl-i kitap! İbrahim hakkında niçin çekişirsiniz? Halbuki Tevrat ve İncil, kesinlikle ondan sonra indirildi. Siz hiç düşünmez misiniz? 


(ÂLİ IMRÂN suresi 100. ayet):

                   يَا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا اِنْ تُطٖيعُوا فَرٖيقًا مِنَ الَّذٖينَ اُوتُوا الْكِتَابَ يَرُدُّوكُمْ بَعْدَ اٖيمَانِكُمْ كَافِرٖينَ  

Ey iman edenler! Kendilerine kitap verilenlerden bir guruba uyarsanız imanınızdan sonra sizi yeniden inkârcılığa sevkederler. 


(ÂLİ IMRÂN suresi 118. ayet):

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ لاَ تَتَّخِذُواْ بِطَانَةً مِّن دُونِكُمْ لاَ يَأْلُونَكُمْ خَبَالاً وَدُّواْ مَا عَنِتُّمْ قَدْ بَدَتِ الْبَغْضَاء مِنْ أَفْوَاهِهِمْ وَمَا تُخْفِي صُدُورُهُمْ أَكْبَرُ قَدْ بَيَّنَّا لَكُمُ الآيَاتِ إِن كُنتُمْ تَعْقِلُونَ

Ey iman edenler! Kendi dışınızdakileri sırdaş edinmeyin. Çünkü onlar size fenalık etmekten asla geri durmazlar, hep sıkıntıya düşmenizi isterler. Gerçekten, kin ve düşmanlıkları ağızlarından (dökülen sözlerinden) belli olmaktadır. Kalplerinde sakladıkları (düşmanlıkları) ise daha büyüktür. Eğer düşünüp anlıyorsanız, âyetlerimizi size açıklamış bulunuyoruz.


(MÂİDE suresi 58. ayet):

وَإِذَا نَادَيْتُمْ إِلَى الصَّلاَةِ اتَّخَذُوهَا هُزُوًا وَلَعِبًا ذَلِكَ بِأَنَّهُمْ قَوْمٌ لاَّ يَعْقِلُونَ

Namaza çağırdığınız zaman onu alay ve eğlence konusu yaparlar. Bu davranış, onların düşünemeyen bir toplum olmalarındandır.


(MÂİDE suresi 103. ayet):

مَا جَعَلَ اللّهُ مِن بَحِيرَةٍ وَلاَ سَآئِبَةٍ وَلاَ وَصِيلَةٍ وَلاَ حَامٍ وَلَـكِنَّ الَّذِينَ كَفَرُواْ يَفْتَرُونَ عَلَى اللّهِ الْكَذِبَ وَأَكْثَرُهُمْ لاَ يَعْقِلُونَ

Allah bahîra, sâibe, vasîle ve hâm diye bir şey (meşru) kılmamıştır. Fakat kâfirler, yalan yere Allah’a iftira etmektedirler ve onların çoğunun da kafaları çalışmaz.


(EN’ÂM suresi 32. ayet):

         الآخِرَةُ خَيْرٌ لِّلَّذِينَ يَتَّقُونَ أَفَلاَ تَعْقِلُونَ  وَمَا الْحَيَاةُ الدُّنْيَا إِلاَّ لَعِبٌ وَلَهْوٌ وَلَلدَّارُ

Dünya hayatı bir oyun ve eğlenceden başka bir şey değildir. Müttakî olanlar için ahiret yurdu muhakkak ki daha hayırlıdır. Hâla akıl erdiremiyor musunuz?


(EN’ÂM suresi 151. ayet):

قُلْ تَعَالَوْاْ أَتْلُ مَا حَرَّمَ رَبُّكُمْ عَلَيْكُمْ أَلاَّ تُشْرِكُواْ بِهِ شَيْئًا وَبِالْوَالِدَيْنِ إِحْسَانًا وَلاَ تَقْتُلُواْ أَوْلاَدَكُم مِّنْ إمْلاَقٍ نَّحْنُ نَرْزُقُكُمْ وَإِيَّاهُمْ وَلاَ تَقْرَبُواْ الْفَوَاحِشَ مَا ظَهَرَ مِنْهَا وَمَا بَطَنَ وَلاَ تَقْتُلُواْ النَّفْسَ الَّتِي حَرَّمَ اللّهُ إِلاَّ بِالْحَقِّ ذَلِكُمْ وَصَّاكُمْ بِهِ لَعَلَّكُمْ تَعْقِلُونَ

De ki: Gelin Rabbinizin size neleri haram kıldığını okuyayım: O’na hiçbir şeyi ortak koşmayın, ana-babaya iyilik edin, fakirlik korkusuyla çocuklarınızı öldürmeyin -sizin de onların da rızkını biz veririz-; kötülüklerin açığına da gizlisine de yaklaşmayın ve Allah’ın yasakladığı cana haksız yere kıymayın! İşte bunlar Allah’ın size emrettikleridir. Umulur ki düşünüp anlarsınız.


(A’RAF suresi 169. ayet):

فَخَلَفَ مِن بَعْدِهِمْ خَلْفٌ وَرِثُواْ الْكِتَابَ يَأْخُذُونَ عَرَضَ هَـذَا الأدْنَى وَيَقُولُونَ سَيُغْفَرُ لَنَا وَإِن يَأْتِهِمْ عَرَضٌ مُّثْلُهُ يَأْخُذُوهُ أَلَمْ يُؤْخَذْ عَلَيْهِم مِّيثَاقُ الْكِتَابِ أَن لاَّ يِقُولُواْ عَلَى اللّهِ إِلاَّ الْحَقَّ وَدَرَسُواْ مَا فِيهِ وَالدَّارُ الآخِرَةُ خَيْرٌ لِّلَّذِينَ يَتَّقُونَ أَفَلاَ تَعْقِلُونَ

Onların ardından da (âyetleri tahrif karşılığında) şu değersiz dünya malını alıp, nasıl olsa bağışlanacağız, diyerek Kitab’a vâris olan birtakım kötü kimseler geldi. Onlara, ona benzer bir menfaat daha gelse onu da alırlar. Peki, Kitap’ta Allah hakkında gerçekten başka bir şey söylemeyeceklerine dair onlardan söz alınmamış mıydı ve onlar Kitap’takini okumamışlar mıydı? Âhiret yurdu sakınanlar için daha hayırlıdır. Hâla aklınız ermiyor mu? 


(ENFÂL suresi 22. ayet):

اِنَّ شَرَّ الدَّوَابِّ عِنْدَ اللّٰهِ الصُّمُّ الْبُكْمُ الَّذٖينَ لَا يَعْقِلُونَ

Şüphesiz Allah katında hayvanların en kötüsü, düşünmeyen sağırlar ve dilsizlerdir.


(YÛNUS suresi 16. ayet):

قُل لَّوْ شَاء اللّهُ مَا تَلَوْتُهُ عَلَيْكُمْ وَلاَ أَدْرَاكُم بِهِ فَقَدْ لَبِثْتُ فِيكُمْ عُمُرًا مِّن قَبْلِهِ أَفَلاَ تَعْقِلُونَ

De ki: Eğer Allah dileseydi onu size okumazdım, Allah da onu size bildirmezdi. Ben bundan önce bir ömür boyu içinizde durmuştum. Hâla akıl erdiremiyor musunuz?


(YÛNUS suresi 92. ayet):

فَالْيَوْمَ نُنَجِّيكَ بِبَدَنِكَ لِتَكُونَ لِمَنْ خَلْفَكَ آيَةً وَإِنَّ كَثِيرًا مِّنَ النَّاسِ عَنْ آيَاتِنَا لَغَافِلُونَ

(Ey Firavun!) Senden sonra geleceklere ibret olması için, bugün senin bedenini (cansız olarak) kurtaracağız. İşte insanlardan bir çoğu, hakikaten âyetlerimizden gafildirler.


(YÛNUS suresi 100. ayet):

وَمَا كَانَ لِنَفْسٍ أَن تُؤْمِنَ إِلاَّ بِإِذْنِ اللّهِ وَيَجْعَلُ الرِّجْسَ عَلَى الَّذِينَ لاَ يَعْقِلُونَ

Allah’ın izni olmadan hiç kimse inanamaz. O, akıllarını kullanmayanları murdar (inkârcı) kılar.


(HÛD suresi 51. ayet):

يَا قَوْمِ لا أَسْأَلُكُمْ عَلَيْهِ أَجْرًا إِنْ أَجْرِيَ إِلاَّ عَلَى الَّذِي فَطَرَنِي أَفَلاَ تَعْقِلُونَ

Ey kavmim! Ben, ona (peygamberliğe) karşılık sizden bir ücret istemiyorum. Benim ücretim, beni yaratandan başkasına ait değildir. Hâla aklınızı kullanmıyor musunuz?


(YÛSUF suresi 109. ayet):

وَمَا أَرْسَلْنَا مِن قَبْلِكَ إِلاَّ رِجَالاً نُّوحِي إِلَيْهِم مِّنْ أَهْلِ الْقُرَى أَفَلَمْ يَسِيرُواْ فِي الأَرْضِ فَيَنظُرُواْ كَيْفَ كَانَ عَاقِبَةُ الَّذِينَ مِن قَبْلِهِمْ وَلَدَارُ الآخِرَةِ خَيْرٌ لِّلَّذِينَ اتَّقَواْ أَفَلاَ تَعْقِلُونَ

Senden önce de, şehirler halkından kendilerine vahyettiğimiz erkeklerden başkasını peygamber göndermedik. (Kâfirler) yeryüzünde hiç gezmediler mi ki, kendilerinden öncekilerin sonunun nasıl olduğunu görsünler! Sakınanlar için ahiret yurdu elbette daha iyidir. Hâla aklınızı kullanmıyor musunuz?


(YÛSUF suresi 111. ayet):

لَقَدْ كَانَ فِي قَصَصِهِمْ عِبْرَةٌ لِّأُوْلِي الأَلْبَابِ مَا كَانَ حَدِيثًا يُفْتَرَى وَلَـكِن تَصْدِيقَ الَّذِي بَيْنَ يَدَيْهِ وَتَفْصِيلَ كُلَّ شَيْءٍ وَهُدًى وَرَحْمَةً لِّقَوْمٍ يُؤْمِنُونَ

Andolsun onların (geçmiş peygamberler ve ümmetlerinin) kıssalarında akıl sahipleri için pek çok ibretler vardır. (Bu Kur’an) uydurulabilecek bir söz değildir. Fakat o, kendinden öncekileri tasdik eden, her şeyi açıklayan (bir kitaptır); iman eden toplum için bir rahmet ve bir hidayettir. 


(RA’D suresi 4. ayet):

وَفِي الأَرْضِ قِطَعٌ مُّتَجَاوِرَاتٌ وَجَنَّاتٌ مِّنْ أَعْنَابٍ وَزَرْعٌ وَنَخِيلٌ صِنْوَانٌ وَغَيْرُ صِنْوَانٍ يُسْقَى بِمَاء وَاحِدٍ وَنُفَضِّلُ بَعْضَهَا عَلَى بَعْضٍ فِي الأُكُلِ إِنَّ فِي ذَلِكَ لَآيَاتٍ لِّقَوْمٍ يَعْقِلُونَ

Yeryüzünde birbirine komşu kıtalar, üzüm bağları, ekinler, bir kökten ve çeşitli köklerden dallanmış hurma ağaçları vardır. Bunların hepsi bir su ile sulanır. (Böyle iken) yemişlerinde onların bir kısmını bir kısmına üstün kılarız. İşte bunlarda akıllarını kullanan bir toplum için ibretler vardır.


(RA’D suresi 19. ayet):

أَفَمَن يَعْلَمُ أَنَّمَا أُنزِلَ إِلَيْكَ مِن رَبِّكَ الْحَقُّ كَمَنْ هُوَ أَعْمَى إِنَّمَا يَتَذَكَّرُ أُوْلُواْ الأَلْبَابِ

Rabbinden sana indirilenin hak olduğunu bilen kimse, (inkâr eden) kör kimse gibi olur mu? (Fakat bunu) ancak akıl sahipleri anlar.


(İBRÂHİM suresi 52. ayet):

هَـذَا بَلاَغٌ لِّلنَّاسِ وَلِيُنذَرُواْ بِهِ وَلِيَعْلَمُواْ أَنَّمَا هُوَ إِلَـهٌ وَاحِدٌ وَلِيَذَّكَّرَ أُوْلُواْ الأَلْبَابِ

İşte bu (Kur’an), kendisiyle uyarılsınlar, Allah’ın ancak bir tek Tanrı olduğunu bilsinler ve akıl sahipleri iyice düşünüp öğüt alsınlar diye insanlara (gönderilmiş) bir bildiridir.


(NAHL suresi 12. ayet):

وَسَخَّرَ لَكُمُ اللَّيْلَ وَالْنَّهَارَ وَالشَّمْسَ وَالْقَمَرَ وَالْنُّجُومُ مُسَخَّرَاتٌ بِأَمْرِهِ إِنَّ فِي ذَلِكَ لَآيَاتٍ لِّقَوْمٍ يَعْقِلُونَ

O, geceyi, gündüzü, güneşi ve ayı sizin hizmetinize verdi. Yıldızlar da Allah’ın emri ile hareket ederler. Şüphesiz ki bunlarda aklını kullananlar için pek çok deliller vardır.


(NAHL suresi 67. ayet):

وَمِن ثَمَرَاتِ النَّخِيلِ وَالأَعْنَابِ تَتَّخِذُونَ مِنْهُ سَكَرًا وَرِزْقًا حَسَنًا إِنَّ فِي ذَلِكَ لآيَةً لِّقَوْمٍ يَعْقِلُونَ

Hurma ve üzüm gibi meyvelerden hem içki hem de güzel gıdalar edinirsiniz. İşte bunlarda da aklını kullanan kimseler için büyük bir ibret vardır.


(TÂHÂ suresi 53. ayet):

الَّذِي جَعَلَ لَكُمُ الْأَرْضَ مَهْدًا وَسَلَكَ لَكُمْ فِيهَا سُبُلًا وَأَنزَلَ مِنَ السَّمَاء مَاء فَأَخْرَجْنَا بِهِ أَزْوَاجًا مِّن نَّبَاتٍ شَتَّى

O, yeri size beşik yapan ve onda size yollar açan, gökten de su indirendir. Onunla biz çeşitli bitkilerden çiftler çıkardık.


(TÂHÂ suresi 128. ayet):

أَفَلَمْ يَهْدِ لَهُمْ كَمْ أَهْلَكْنَا قَبْلَهُم مِّنَ الْقُرُونِ يَمْشُونَ فِي مَسَاكِنِهِمْ إِنَّ فِي ذَلِكَ لَآيَاتٍ لِّأُوْلِي النُّهَى

Bizim, onlardan önce nice nesilleri helâk etmiş olmamız kendilerini yola getirmedi mi? Halbuki onların yurtlarında gezip dolaşırlar. Bunda, elbette ki akıl sahipleri için nice ibretler vardır.


 (ENBİYÂ suresi 10. ayet):
لَقَدْ اَنْزَلْنَا اِلَيْكُمْ كِتَابًا فٖيهِ ذِكْرُكُمْ اَفَلَا تَعْقِلُونَ

Andolsun, size içinde sizin için öğüt bulunan bir kitap indirdik. Hâla akıllanmaz mısınız?


(ENBİYÂ suresi 67. ayet):

اُفٍّ لَكُمْ وَلِمَا تَعْبُدُونَ مِنْ دُونِ اللّٰهِ اَفَلَا تَعْقِلُونَ

Size de, Allah’ı bırakıp tapmakta olduğunuz şeylere de yuh olsun! Siz akıllanmaz mısınız?


(HAC suresi 46. ayet):

اَفَلَمْ يَسٖيرُوا فِى الْاَرْضِ فَتَكُونَ لَهُمْ قُلُوبٌ يَعْقِلُونَ بِهَا اَوْ اٰذَانٌ يَسْمَعُونَ بِهَا فَاِنَّهَا لَا تَعْمَى الْاَبْصَارُ وَلٰكِنْ تَعْمَى الْقُلُوبُ الَّتٖى فِى الصُّدُورِ

(Sana karşı çıkanlar) hiç yeryüzünde dolaşmadılar mı? Zira dolaşsalardı elbette düşünecek kalpleri ve işitecek kulakları olurdu. Ama gerçek şu ki, gözler kör olmaz; lâkin göğüsler içindeki kalpler kör olur.


(MÜ’MİNÛN suresi 80. ayet):

                    وَهُوَ الَّذٖى يُحْيٖ وَيُمٖيتُ وَلَهُ اخْتِلَافُ الَّيْلِ وَالنَّهَارِ اَفَلَا تَعْقِلُونَ

Ve O, yaşatan ve öldürendir; gecenin ve gündüzün değişmesi O’nun eseridir. Hâla aklınızı kullanmaz mısınız!


(NÛR suresi 58. ayet):

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لِيَسْتَأْذِنكُمُ الَّذِينَ مَلَكَتْ أَيْمَانُكُمْ وَالَّذِينَ لَمْ يَبْلُغُوا الْحُلُمَ مِنكُمْ ثَلَاثَ مَرَّاتٍ مِن قَبْلِ صَلَاةِ الْفَجْرِ وَحِينَ تَضَعُونَ ثِيَابَكُم مِّنَ الظَّهِيرَةِ وَمِن بَعْدِ صَلَاةِ الْعِشَاء ثَلَاثُ عَوْرَاتٍ لَّكُمْ لَيْسَ عَلَيْكُمْ وَلَا عَلَيْهِمْ جُنَاحٌ بَعْدَهُنَّ طَوَّافُونَ عَلَيْكُم بَعْضُكُمْ عَلَى بَعْضٍ كَذَلِكَ يُبَيِّنُ اللَّهُ لَكُمُ الْآيَاتِ وَاللَّهُ عَلِيمٌ حَكِيمٌ

Ey! müminler! Ellerinizin altında bulunan (köle ve cariyeleriniz) ve içinizden henüz ergenlik çağına girmemiş olanlar, sabah namazından önce, öğleyin soyunduğunuz vakit ve yatsı namazından sonra (yanınıza gireceklerinde) sizden üç defa izin istesinler. Bunlar, mahrem (kapanmamış) halde bulunabileceğiniz üç vakittir. Bu vakitlerin dışında ne sizin için ne de onlar için bir mahzur yoktur. Birbirinizin yanına girip çıkabilirsiniz. İşte Allah âyetleri size böyle açıklar. Allah, (her şeyi) bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.


(NÛR suresi 59. ayet):

وَإِذَا بَلَغَ الْأَطْفَالُ مِنكُمُ الْحُلُمَ فَلْيَسْتَأْذِنُوا كَمَا اسْتَأْذَنَ الَّذِينَ مِن قَبْلِهِمْ كَذَلِكَ يُبَيِّنُ اللَّهُ لَكُمْ آيَاتِهِ وَاللَّهُ عَلِيمٌ حَكِيمٌ

Çocuklarınız ergenlik çağına girdiklerinde, kendilerinden öncekiler (büyükleri) izin istedikleri gibi onlar da izin istesinler. İşte Allah, âyetlerini size böyle açıklar. Allah alîmdir, hakîmdir.


(NÛR suresi 61. ayet):

لَيْسَ عَلَى الْأَعْمَى حَرَجٌ وَلَا عَلَى الْأَعْرَجِ حَرَجٌ وَلَا عَلَى الْمَرِيضِ حَرَجٌ وَلَا عَلَى أَنفُسِكُمْ أَن تَأْكُلُوا مِن بُيُوتِكُمْ أَوْ بُيُوتِ آبَائِكُمْ أَوْ بُيُوتِ أُمَّهَاتِكُمْ أَوْ بُيُوتِ إِخْوَانِكُمْ أَوْ بُيُوتِ أَخَوَاتِكُمْ أَوْ بُيُوتِ أَعْمَامِكُمْ أَوْ بُيُوتِ عَمَّاتِكُمْ أَوْ بُيُوتِ أَخْوَالِكُمْ أَوْ بُيُوتِ خَالَاتِكُمْ أَوْ مَا مَلَكْتُم مَّفَاتِحَهُ أَوْ صَدِيقِكُمْ لَيْسَ عَلَيْكُمْ جُنَاحٌ أَن تَأْكُلُوا جَمِيعًا أَوْ أَشْتَاتًا فَإِذَا دَخَلْتُم بُيُوتًا فَسَلِّمُوا عَلَى أَنفُسِكُمْ تَحِيَّةً مِّنْ عِندِ اللَّهِ مُبَارَكَةً طَيِّبَةً كَذَلِكَ يُبَيِّنُ اللَّهُ لَكُمُ الْآيَاتِ لَعَلَّكُمْ تَعْقِلُون

Âmâya güçlük yoktur; topala güçlük yoktur; hastaya da güçlük yoktur. (Bunlara yapamayacakları görev yüklenmez; yapamadıklarından dolayı günahkâr olmazlar.) Sizin için de, gerek kendi evlerinizden, gerekse babalarınızın evlerinden, annelerinizin evlerinden, erkek kardeşlerinizin evlerinden, kız kardeşlerinizin evlerinden, amcalarınızın evlerinden, halalarınızın evlerinden, dayılarınızın evlerinden, teyzelerinizin evlerinden, veya anahtarlarını uhdenizde bulundurduğunuz yerlerden, yahut dostlarınızın evlerinden yemenizde bir sakınca yoktur. Toplu halde veya ayrı ayrı yemenizde de bir sakınca yoktur. Evlere girdiğiniz zaman, Allah tarafından mübarek ve pek güzel bir yaşama dileği olarak kendinize (birbirinize) selâm verin. İşte Allah, düşünüp anlayasınız diye size âyetleri böyle açıklar.


(FURKÂN suresi 44. ayet):

أَمْ تَحْسَبُ أَنَّ أَكْثَرَهُمْ يَسْمَعُونَ أَوْ يَعْقِلُونَ إِنْ هُمْ إِلَّا كَالْأَنْعَامِ بَلْ هُمْ أَضَلُّ سَبِيلًا

Yoksa sen, onların çoğunun gerçekten (söz) dinleyeceğini yahut düşüneceğini mi sanıyorsun? Hayır, onlar hayvanlar gibidir, hatta onlar yolca daha da sapıktırlar.


(ŞUARA suresi 28. ayet):

  وَهُوَ الَّذٖى يُنَزِّلُ الْغَيْثَ مِنْ بَعْدِ مَا قَنَطُوا وَيَنْشُرُ رَحْمَتَهُ وَهُوَ الْوَلِىُّ الْحَمٖيدُ        
Musa devamla şunu söyledi: Şayet aklınızı kullansanız (anlarsınız ki), O, doğunun, batının ve ikisinin arasında bulunanların Rabbidir.


(KASAS suresi 60. ayet):

وَمَا أُوتِيتُم مِّن شَيْءٍ فَمَتَاعُ الْحَيَاةِ الدُّنْيَا وَزِينَتُهَا وَمَا عِندَ اللَّهِ خَيْرٌ وَأَبْقَى أَفَلَا تَعْقِلُونَ

Size verilen şeyler, dünya hayatının geçim vasıtası ve süsüdür. Allah katında olanlar ise, daha hayırlı ve daha kalıcıdır. Hâla buna aklınız ermeyecek mi?


(ANKEBÛT suresi 35. ayet):

وَلَقَدْ تَرَكْنَا مِنْهَا اٰيَةً بَيِّنَةً لِقَوْمٍ يَعْقِلُونَ

Andolsun ki, biz, aklını kullanacak bir kavim için oradan apaçık bir ibret nişânesi bırakmışızdır.


(ANKEBÛT suresi 43. ayet):

وَتِلْكَ الْاَمْثَالُ نَضْرِبُهَا لِلنَّاسِ وَمَا يَعْقِلُهَا اِلَّا الْعَالِمُونَ

İşte biz, bu temsilleri insanlar için getiriyoruz; fakat onları ancak bilenler düşünüp anlayabilir.


(ANKEBÛT suresi 63. ayet):                           
وَلَئِنْ سَاَلْتَهُمْ مَنْ نَزَّلَ مِنَ السَّمَاءِ مَاءً فَاَحْيَا بِهِ الْاَرْضَ مِنْ بَعْدِ مَوْتِهَا لَيَقُولُنَّ اللّٰهُ قُلِ الْحَمْدُ لِلّٰهِ بَلْ اَكْثَرُهُمْ لَا يَعْقِلُونَ

Andolsun ki onlara: “Gökten su indirip onunla ölümünün ardından yeryüzünü canlandıran kimdir?” diye sorsan, mutlaka, “Allah” derler. De ki: (Öyleyse) hamd da Allah’a mahsustur. Fakat onların çoğu (söyledikleri üzerinde) düşünmezler.


(SÂD suresi 29. ayet):

كِتَابٌ اَنْزَلْنَاهُ اِلَيْكَ مُبَارَكٌ لِيَدَّبَّرُوا اٰيَاتِهٖ وَلِيَتَذَكَّرَ اُولُوا الْاَلْبَابِ

(Resûlüm!) Sana bu mübarek Kitab’ı, âyetlerini düşünsünler ve aklı olanlar öğüt alsınlar diye indirdik.


(SÂD suresi 43. ayet):

وَوَهَبْنَا لَهُ اَهْلَهُ وَمِثْلَهُمْ مَعَهُمْ رَحْمَةً مِنَّا وَذِكْرٰى لِاُولِى الْاَلْبَابِ

Bizden bir rahmet ve olgun akıl sahipleri için de bir ibret olmak üzere ona hem ailesini hem de onlarla beraber bir mislini bağışladık.


(ZÜMER suresi 9. ayet):

اَمَّنْ هُوَ قَانِتٌ اٰنَاءَ الَّيْلِ سَاجِدًا وَقَائِمًا يَحْذَرُ الْاٰخِرَةَ وَيَرْجُوا رَحْمَةَ رَبِّهٖ قُلْ هَلْ يَسْتَوِى الَّذٖينَ يَعْلَمُونَ وَالَّذٖينَ لَا يَعْلَمُونَ اِنَّمَا يَتَذَكَّرُ اُولُوا الْاَلْبَابِ

Yoksa geceleyin secde ederek ve kıyamda durarak ibadet eden, ahiretten çekinen ve Rabbinin rahmetini dileyen kimse (o inkarcı gibi) midir? (Resûlüm!) De ki: Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Doğrusu ancak akıl sahipleri bunları hakkıyla düşünür.


(ZÜMER suresi 18. ayet):                             
اَلَّذٖينَ يَسْتَمِعُونَ الْقَوْلَ فَيَتَّبِعُونَ اَحْسَنَهُ اُولٰئِكَ الَّذٖينَ هَدٰیهُمُ اللّٰهُ وَاُولٰئِكَ هُمْ اُولُوا الْاَلْبَابِ

O kullarımı ki, onlar sözü dinlerler,sonra da en güzeline uyarlar. İşte onlar, Allah’ın doğru yola ilettiği kimselerdir. Gerçek akıl sahipleri de onlardır.


(ZÜMER suresi 43. ayet):                                                                    
اَمِ اتَّخَذُوا مِنْ دُونِ اللّٰهِ شُفَعَاءَ قُلْ اَوَلَوْ كَانُوا لَا يَمْلِكُونَ شَيْپًا وَلَا يَعْقِلُونَ

Yoksa onlar Allah’tan başkasını şefaatçılar mı edindiler? De ki: Onlar hiçbir şeye güç yetiremezler ve akıl erdiremezlerse de mi (Şefaatçı edineceksiniz)?


(MÜ’MİN suresi 54. ayet):

هُدًى وَذِكْرَى لِأُولِي الْأَلْبَابِ

O, akıl sahipleri için bir öğüt ve doğruluk rehberidir.


(MÜ’MİN suresi 67. ayet):

هُوَ الَّذٖى خَلَقَكُمْ مِنْ تُرَابٍ ثُمَّ مِنْ نُطْفَةٍ ثُمَّ مِنْ عَلَقَةٍ ثُمَّ يُخْرِجُكُمْ طِفْلًا ثُمَّ لِتَبْلُغُوا اَشُدَّكُمْ ثُمَّ لِتَكُونُوا شُيُوخًا وَمِنْكُمْ مَنْ يُتَوَفّٰى مِنْ قَبْلُ وَلِتَبْلُغُوا اَجَلًا مُسَمًّى وَلَعَلَّكُمْ تَعْقِلُونَ

Sizi topraktan, sonra meniden, sonra alakadan (aşılanmış yumurtadan) yaratan sonra bebek olarak çıkaran, sonra sizi güçlü kuvvetli bir çağa erişmeniz, sonra da ihtiyarlamanız -ki içinizden daha önce vefat edenler de vardır- ve belli bir vakte ulaşmanız için sizi yaşatan O’dur. Umulur ki düşünürsünüz.


(HADÎD suresi 17. ayet):                                                                     
اِعْلَمُوا اَنَّ اللّٰهَ يُحْيِ الْاَرْضَ بَعْدَ مَوْتِهَا قَدْ بَيَّنَّا لَكُمُ الْاٰيَاتِ لَعَلَّكُمْ تَعْقِلُونَ

Bilin ki Allah, ölümünden sonra yeryüzünü canlandırıyor. Düşünesiniz diye gerçekten, size âyetleri açıkladık.


(TALÂK suresi 10. ayet):

أَعَدَّ اللَّهُ لَهُمْ عَذَابًا شَدِيدًا فَاتَّقُوا اللَّهَ يَا أُوْلِي الْأَلْبَابِ الَّذِينَ آمَنُوا قَدْ أَنزَلَ اللَّهُ إِلَيْكُمْ ذِكْرًا

Allah onlara şiddetli bir azap hazırlamıştır. Ey inanan akıl sahipleri! Allah’tan korkun. Allah size gerçekten bir uyarıcı (kitap) indirmiştir.


(MÜLK suresi 10. ayet):
وَقَالُوا لَوْ كُنَّا نَسْمَعُ اَوْ نَعْقِلُ مَا كُنَّا فٖى اَصْحَابِ السَّعٖيرِ

Ve: Şayet kulak vermiş veya aklımızı kullanmış olsaydık, (şimdi) şu alevli cehennemin mahkûmları arasında olmazdık! diye ilâve ederler.


(FECR suresi 5. ayet):

هَلْ فٖى ذٰلِكَ قَسَمٌ لِذٖى حِجْرٍ

Bunlarda akıl sahibi için elbette birer yemin (değeri) vardır.

mehmet selim polat

Vuran insan değil,Vuran yasadır-şiir

Vurulmuş asker,tertemiz alnından.
Vuran insan değil,vuran yasadır.
Karakolda,kahroluyor her tasadan.
Vuran insan değil,vuran yasadır.

Dandik yasalarla,hükümet olmaz.
Akacak kan damarda durmaz.
Karakol basarlar,kurnazmı kurnaz.
Vuran insan değil,vuran yasadır.

Ninenin,Dedenin,bebenin suçu ne? .
Vur emri verilmez,ayrılıkçı piçine.
Vurana kâr kalır,vurlmaz ensesine.
Vuran insan değil,vuran yasadır.

Vuran affedilmez,her an idam olmalı.
Güçlü devlet gibi,devlet devlet olmalı.
Haksız vurulanın,hesabını sormalı.
Vuran insan değil,vuran yasadır.

Polisin elinde ki silah,sanki oyuncak.
Hiç insan olmayana,açılır mı kucak? .
Öğretmen vurulmuş,şimdi ne olacak? .
Vuran insan değil,vuran yasadır.

Pusu kurup,kalleşçe eylem yaptılar.
Arabadan indirip,yolcuları soydular.
Masum insanları,öldürdüler gittiler.
Vuran insan değil,vuran yasadır.

Dış güçler,sinsice,pılanlarını kurdular.
Ermeni,İsrail,zihniyeti,AB uşaklarıdır.
Hükümet,kardeş belledi,kara kaşlıdır.
Vuran insan değil,vuran yasadır.

Apo saraylarda yaşıyor,olurmu? .
İyice kudurdu zalimler,durur mu? .
Af çıkartmış,zalimler,katillere,huu.
Vuran insan değil,vuran yasadır.

Ekunomi çökmüş,kimin umurunda? .
Olan vatandaşa oldu,en sonunda.
Eğitim fayda vermez,suçlu ortada.
Vuran insan değil,vuran yasadır.

Hayır gelmez,Avrupa dan,Papa dan.
Paramızı çaldılar eksildi kasa dan.
Banka varken,kapkaç çıktı sıradan.

YAŞANAN HAYAT - الحياة الحية

https://akilci.files.wordpress.com/2011/04/writing.jpg

Vurulmuş asker,tertemiz alnından.
Vuran insan değil,vuran yasadır.
Karakolda,kahroluyor her tasadan.
Vuran insan değil,vuran yasadır.

Dandik yasalarla,hükümet olmaz.
Akacak kan damarda durmaz.
Karakol basarlar,kurnazmı kurnaz.
Vuran insan değil,vuran yasadır.

Ninenin,Dedenin,bebenin suçu ne? .
Vur emri verilmez,ayrılıkçı piçine.
Vurana kâr kalır,vurlmaz ensesine.
Vuran insan değil,vuran yasadır.

Vuran affedilmez,her an idam olmalı.
Güçlü devlet gibi,devlet devlet olmalı.
Haksız vurulanın,hesabını sormalı.
Vuran insan değil,vuran yasadır.

Polisin elinde ki silah,sanki oyuncak.
Hiç insan olmayana,açılır mı kucak? .
Öğretmen vurulmuş,şimdi ne olacak? .
Vuran insan değil,vuran yasadır.

Pusu kurup,kalleşçe eylem yaptılar.
Arabadan indirip,yolcuları soydular.
Masum insanları,öldürdüler gittiler.
Vuran insan değil,vuran yasadır.

Dış güçler,sinsice,pılanlarını kurdular.
Ermeni,İsrail,zihniyeti,AB uşaklarıdır.
Hükümet,kardeş belledi,kara kaşlıdır.
Vuran insan değil,vuran yasadır.

Apo saraylarda yaşıyor,olurmu? .
İyice kudurdu zalimler,durur mu? .
Af çıkartmış,zalimler,katillere,huu.
Vuran insan değil,vuran yasadır.

Ekunomi çökmüş,kimin umurunda? .
Olan vatandaşa oldu,en sonunda.
Eğitim fayda vermez,suçlu ortada.
Vuran insan değil,vuran yasadır.

Hayır gelmez,Avrupa dan,Papa dan.
Paramızı çaldılar eksildi kasa dan.
Banka varken,kapkaç çıktı sıradan.

View original post 67 kelime daha

TÜRK DIŞ POLİTİKASI

<<.Bayrağı Tıkla

Bir devlet varlığını sürdürebilmesi için,Devletin bekası için,Hükümetin,İç ve Dış politikası İstikrarlı olmalıdır.Komşularıyla iyi geçinen,Ekonomi yönden ticari bağları olan,anarşizmden uzak olan hükümetler başarılı olur.

Son yıllarda Türkiye Ekonomi ve yönetim yönünden adeta dışa bağımlı hale geldi.
Türkiye,Irak savaşında Amerikaya destek verdiği halde,neredeyse Amerikada,Ermeni soykırımı imzadan geçecekti.

Avrupa birliğine girmek için değerlerinden ödün verdi.Yine Avrupa birliğine almadılar.
Önce israil ile dostluk grubunu kurdu,sonra düşman oldu.Mavi marmara gemisinde 9 insanımız öldürüldü,Türkiye bir şey yapamadı.
Suriye,PKK ya destek verdi,Türkiye bir türlü önliyemedi.

İsrailden,Amerikadan uçak ve diğer ticari mallarını almaya bağımlı hale geldik.
Ergenekon adı altında,askerlerimiz yargılandı.Ergenekonun,PKK ve dış düşmanlarla bağlantısı vurgulandı,hala olumlu sonuç alınamadı.

Avrupaya yaranabilmek için,Cami,Havra,Kiliseyi birleştirmeye çalıştıkları halde,Vanda Ağdamar kilisesi onarılmasına rağmen,Rum patriğine özerklik verilmesine rağmen,Fıransanın,Ermeni soykırımını onaylamasından kurtulamadı.

Suç işleyen çocukların yaşı 18′e yükseltilerek,PKK li gençlerin molotuf atarak araba ve dükkanalrı yakması,masum hale getirilerek,suçlular çocuk mahkemesinde yargılanıp serbest bırakıldılar.

Haburdan giriş yapan onlarca PKK linin yargılanıp serbest bırakılmaları için,çadır mahkemeler kurularak,savcı ve hakimler eşkiyanın ayağına kadar götürdüler.Avrupayı ve Amerikayı yine memnun edemediler.

Yerli hububat ve hayvan üretimini olumsuz hale getirip,Dış ülkelerden Buğday,pirinç. ve Hayvan ithali yaparak ekonomiyi zayıf düşürdüler.

Sanayide tamamen dışa bağımlı olarak insansız uçak ve otomobil ithal etmek zorunda kaldılar.
Türkiye için biçilen ‘yakın gelecek’ vizyonu, ülkemizin doğu-batı ve güney-kuzey eksenlerinde bir enerji, mal ve bilgi akışı merkezi olması hedefi üzerine bina ediliyor.

Enerji nakil hatlarının güvenliği gerekli. Mal akışı için hem ticaretin, hem sanayinin geliştirilmesi gerekli bunun için rejim istikrarına ihtiyaç var. Bilgi akışı için hem onu kullanacak hem başka ülkelere aktarımını sağlayacak kaliteli iş gücü elzem.

Bu da toplumun yaşam ve gelişme düzeyinin yükseltilmesini gerektiriyor. Yani, dış politika öyle iç politikadan soyut değil. Öte yandan sadece lafla, çoşkuyla ve niyet belirtimiyle iş bitmiyor. Müthiş bir ulusal seferberlik gerekli..

GEREKTİĞİNDE KADIN DÖVÜLÜR

SALİHA KADIN İTAATKÂR OLANDIR.
ERKEK EVİN YÖNETİCİSİDİR.
Nisa 34.Ayet:
اَلرِّجَالُ قَوَّامُونَ عَلَى النِّسَٓاءِ بِمَا فَضَّلَ اللّٰهُ بَعْضَهُمْ عَلٰى بَعْضٍ وَبِمَٓا اَنْفَقُوا مِنْ اَمْوَالِهِمْۜ فَالصَّالِحَاتُ قَانِتَاتٌ حَافِظَاتٌ لِلْغَيْبِ بِمَا حَفِظَ اللّٰهُۜ وَالّٰت۪ي تَخَافُونَ نُشُوزَهُنَّ فَعِظُوهُنَّ وَاهْجُرُوهُنَّ فِي الْمَضَاجِعِ وَاضْرِبُوهُنَّۚ فَاِنْ اَطَعْنَكُمْ فَلَا تَبْغُوا عَلَيْهِنَّ سَب۪يلاًۜ اِنَّ اللّٰهَ كَانَ عَلِياًّ كَب۪يراً

Allah´ın insanlardan bir kısmını diğerlerine üstün kılması sebebiyle ve mallarından harcama yaptıkları için erkekler kadınların yöneticisi ve koruyucusudur. Onun için sâliha kadınlar itaatkârdır. Allah´ın kendilerini korumasına karşılık gizliyi (kimse görmese de namuslarını) koruyucudurlar. Baş kaldırmasından endişe ettiğiniz kadınlara öğüt verin, onları yataklarda yalnız bırakın ve (bunlarla yola gelmezlerse) onları dövün. Eğer size itaat ederlerse artık onların aleyhine başka bir yol aramayın; çünkü Allah yücedir, büyüktür.
——————————
Peygamberimiz buyuruyor ki:
Kadından Emir olursa o toplum iflah olmaz.=.لن يفلح القوم امرهم امرأة (Buhari-Müslim)

KAFİR,ZALİM,FASIK

 

(MÂİDE suresi 44. ayet)

إِنَّا أَنزَلْنَا التَّوْرَاةَ فِيهَا هُدًى وَنُورٌ يَحْكُمُ بِهَا النَّبِيُّونَ الَّذِينَ أَسْلَمُواْ لِلَّذِينَ هَادُواْ وَالرَّبَّانِيُّونَ وَالأَحْبَارُ بِمَا اسْتُحْفِظُواْ مِن كِتَابِ اللّهِ وَكَانُواْ عَلَيْهِ شُهَدَاء فَلاَ تَخْشَوُاْ النَّاسَ وَاخْشَوْنِ وَلاَ تَشْتَرُواْ بِآيَاتِي ثَمَنًا قَلِيلاً وَمَن لَّمْ يَحْكُم بِمَا أَنزَلَ اللّهُ فَأُوْلَـئِكَ هُمُ الْكَافِرُونَ

Biz, içinde doğruya rehberlik ve nur olduğu halde Tevrat’ı indirdik. Kendilerini (Allah’a) vermiş peygamberler onunla yahudilere hükmederlerdi. Allah’ın Kitab’ını korumaları kendilerinden istendiği için Rablerine teslim olmuş zâhidler ve bilginler de (onunla hükmederlerdi). Hepsi ona (hak olduğuna) şahitlerdi. Şu halde (Ey yahudiler ve hakimler!) İnsanlardan korkmayın, benden korkun. Ayetlerimi az bir bedel karşılığında satmayın.Kim Allah’ın indirdiği (hükümler) ile hükmetmezse işte onlar kâfirlerin ta kendileridir.

(MÂİDE suresi 45. ayet)

وَكَتَبْنَا عَلَيْهِمْ فِيهَا أَنَّ النَّفْسَ بِالنَّفْسِ وَالْعَيْنَ بِالْعَيْنِ وَالأَنفَ بِالأَنفِ وَالأُذُنَ بِالأُذُنِ وَالسِّنَّ بِالسِّنِّ وَالْجُرُوحَ قِصَاصٌ فَمَن تَصَدَّقَ بِهِ فَهُوَ كَفَّارَةٌ لَّهُ وَمَن لَّمْ يَحْكُم بِمَا أنزَلَ اللّهُ فَأُوْلَـئِكَ هُمُ الظَّالِمُونَ

Tevrat’ta onlara şöyle yazdık: Cana can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe diş (karşılık ve cezadır). Yaralar da kısastır (Her yaralama misli ile cezalandırılır). Kim bunu (kısası) bağışlarsa kendisi için o keffâret olur.

Kim Allah’ın indirdiği ile hükmetmezse işte onlar zalimlerdir.

(MÂİDE suresi 47. ayet)

وَلْيَحْكُمْ أَهْلُ الإِنجِيلِ بِمَا أَنزَلَ اللّهُ فِيهِ وَمَن لَّمْ يَحْكُم بِمَا أَنزَلَ اللّهُ فَأُوْلَـئِكَ هُمُ الْفَاسِقُونَ

İncil’e inananlar, Allah’ın onda indirdiği (hükümler) ile hükmetsinler.Kim Allah’ın indirdiği ile hükmetmezse işte onlar fâsıklardır.

(MÂİDE suresi 48. ayet)

وَأَنزَلْنَا إِلَيْكَ الْكِتَابَ بِالْحَقِّ مُصَدِّقًا لِّمَا بَيْنَ يَدَيْهِ مِنَ الْكِتَابِ وَمُهَيْمِنًا عَلَيْهِ فَاحْكُم بَيْنَهُم بِمَا أَنزَلَ اللّهُ وَلاَ تَتَّبِعْ أَهْوَاءهُمْ عَمَّا جَاءكَ مِنَ الْحَقِّ لِكُلٍّ جَعَلْنَا مِنكُمْ شِرْعَةً وَمِنْهَاجًا وَلَوْ شَاء اللّهُ لَجَعَلَكُمْ أُمَّةً وَاحِدَةً وَلَـكِن لِّيَبْلُوَكُمْ فِي مَآ آتَاكُم فَاسْتَبِقُوا الخَيْرَاتِ إِلَى الله مَرْجِعُكُمْ جَمِيعًا فَيُنَبِّئُكُم بِمَا كُنتُمْ فِيهِ تَخْتَلِفُونَ

Sana da, daha önceki kitabı doğrulamak ve onu korumak üzere hak olarak Kitab’ı (Kur’an’ı) gönderdik. Artık aralarında Allah’ın indirdiği ile hükmet; sana gelen gerçeği bırakıp da onların arzularına uyma. (Ey ümmetler!) Her birinize bir şerîat ve bir yol verdik. Allah dileseydi sizleri bir tek ümmet yapardı; fakat size verdiğinde (yol ve şerîatlerde) sizi denemek için (böyle yaptı). Öyleyse iyi işlerde birbirinizle yarışın. Hepinizin dönüşü Allah’adır. Artık size, üzerinde ayrılığa düştüğünüz şeyleri(n gerçek tarafını) O haber verecektir.

(MÂİDE suresi 49. ayet)

وَأَنِ احْكُم بَيْنَهُم بِمَآ أَنزَلَ اللّهُ وَلاَ تَتَّبِعْ أَهْوَاءهُمْ وَاحْذَرْهُمْ أَن يَفْتِنُوكَ عَن بَعْضِ مَا أَنزَلَ اللّهُ إِلَيْكَ فَإِن تَوَلَّوْاْ فَاعْلَمْ أَنَّمَا يُرِيدُ اللّهُ أَن يُصِيبَهُم بِبَعْضِ ذُنُوبِهِمْ وَإِنَّ كَثِيرًا مِّنَ النَّاسِ لَفَاسِقُونَ

(Sana şu talîmatı verdik): Aralarında Allah’ın indirdiği ile hükmet ve onların arzularına uyma. Allah’ın sana indirdiği hükümlerin bir kısmından seni saptırmamalarına dikkat et.Eğer (hükümden) yüz çevirirlerse bil ki (bununla) Allah ancak, günahlarının bir kısmını onların başına belâ etmek ister. İnsanların birçoğu da zaten yoldan çıkmışlardır.

(MÂİDE suresi 50. ayet)

أَفَحُكْمَ الْجَاهِلِيَّةِ يَبْغُونَ وَمَنْ أَحْسَنُ مِنَ اللّهِ حُكْمًا لِّقَوْمٍ يُوقِنُونَ

Yoksa onlar (İslâm öncesi) cahiliye idaresini mi arıyorlar?.İyi anlayan bir topluma göre, hükümranlığı Allah’tan daha güzel kim vardır?

LANETLİ YAHUDİLER

GÜNCEL ve DİNÎ KONULAR

(BAKARA suresi 40. ayet)Ey İsrailoğulları! Size verdiğim nimetlerimi hatırlayın, bana verdiğiniz sözü yerine getirin ki, ben de size vâdettiklerimi vereyim. Yalnızca benden korkun.

(BAKARA suresi 47. ayet) Ey İsrailoğulları! Size verdiğim nimetimi ve sizi (bir zamanlar) cümle âleme üstün kıldığımı hatırlayın.

(BAKARA suresi 58. ayet) (İsrailoğullarına:) Bu kasabaya girin, orada bulunanlardan dilediğiniz şekilde bol bol yeyin, kapısından eğilerek girin, (girerken) “Hıtta!” (Yâ Rabbi bizi affet) deyin ki, sizin hatalarınızı bağışlayalım; zira biz, iyi davrananlara (karşılığını) fazlasıyla vereceğiz, demiştik.

(BAKARA suresi 80. ayet) İsrailoğulları: Sayılı birkaç gün müstesna, bize ateş dokunmayacaktır, dediler. De ki (onlara): Siz Allah katından bir söz mü aldınız -ki Allah sözünden caymaz-, yoksa Allah hakkında bilmediğiniz şeyleri mi söylüyorsunuz?

(BAKARA suresi 83. ayet) Vaktiyle biz, İsrailoğullarından: Yalnızca Allah’a kulluk edeceksiniz, ana-babaya, yakın akrabaya, yetimlere, yoksullara iyilik edeceksiniz diye söz almış ve “İnsanlara güzel söz söyleyin, namazı kılın, zekâtı verin” diye de emretmiştik. Sonunda azınız müstesna, yüz çevirerek dönüp gittiniz.

(BAKARA suresi…

View original post 1.315 kelime daha

KADIN DÖVÜLÜR

SALİHA KADIN İTAATKÂR OLANDIR.
ERKEK EVİN YÖNETİCİSİDİR.

Nisa 34.Ayet:
اَلرِّجَالُ قَوَّامُونَ عَلَى النِّسَٓاءِ بِمَا فَضَّلَ اللّٰهُ بَعْضَهُمْ عَلٰى بَعْضٍ وَبِمَٓا اَنْفَقُوا مِنْ اَمْوَالِهِمْۜ فَالصَّالِحَاتُ قَانِتَاتٌ حَافِظَاتٌ لِلْغَيْبِ بِمَا حَفِظَ اللّٰهُۜ وَالّٰت۪ي تَخَافُونَ نُشُوزَهُنَّ فَعِظُوهُنَّ وَاهْجُرُوهُنَّ فِي الْمَضَاجِعِ وَاضْرِبُوهُنَّۚ فَاِنْ اَطَعْنَكُمْ فَلَا تَبْغُوا عَلَيْهِنَّ سَب۪يلاًۜ اِنَّ اللّٰهَ كَانَ عَلِياًّ كَب۪يراً

Allah´ın insanlardan bir kısmını diğerlerine üstün kılması sebebiyle ve mallarından harcama yaptıkları için erkekler kadınların yöneticisi ve koruyucusudur. Onun için sâliha kadınlar itaatkârdır. Allah´ın kendilerini korumasına karşılık gizliyi (kimse görmese de namuslarını) koruyucudurlar. Baş kaldırmasından endişe ettiğiniz kadınlara öğüt verin, onları yataklarda yalnız bırakın ve (bunlarla yola gelmezlerse) dövün. Eğer size itaat ederlerse artık onların aleyhine başka bir yol aramayın; çünkü Allah yücedir, büyüktür.
——————————
Peygamberimiz buyuruyor ki:
Len yuflihel kavmu enerehüm imreeten.=.Kadından Emir olursa o toplum iflah olmaz.(Buhari-Müslim)

Alpaslan KUYTUL ve ADALET

KOŞARAK,ANKARA’DAN,İSTANBUL’A GİDERSEN,ADALETİ YAKALARSIN.
YAKALADIĞIN ZAMAN BANA HABER VER.HEMEN GELİRİM.

GÜNCEL ve DİNÎ KONULAR

Alparslan KUYTUL Hocaefendi ve Adnan Oktar Mahkemesinde Yaşananlar!

GÜNCEL ve DİNÎ KONULAR << Tıkla

View original post

PEZEVENK-şiir

Dünya ahvâlinden haberi yoktur
Sohbeti din ile açar pezevenk
Komşusu aç iken kendisi toktur
Sanki melek olmuş uçar pezevenk
*
Karanlık işlerde zıplama ister
Evine granit kaplama ister
Dünya mektebinden diploma ister
İnsanlık dersinden kaçar pezevenk
*
Herkesin kabına çeşmesi akmaz
Erkek sinekleri hareme sokmaz
Fakir komşusunun yüzüne bakmaz
Selâmsız sabahsız geçer pezevenk
*
Sanırsın Allah’la akte oturmuş
Cennete giderken macun götürmüş
Hûriler’i dizip işi bitirmiş
Şimdi gılmanları seçer pezevenk
*
Aydınlığa düşman yobazın dölü
Hû çekerken şişmiş ağzında dili
Erbâbi, ülkede bunlardan dolu
Durmadan zehrini saçar pezevenk
*
Âşık ERBABİ

TAĞUT

(MÂİDE suresi 60. ayet)

De ki: Allah katında yeri bundan daha kötü olanı size haber vereyim mi? Allah’ın lânetlediği ve gazap ettiği, aralarından maymunlar, domuzlar ve tâğuta tapanlar çıkardığı kimseler. İşte bunlar, yeri (durumu) daha kötü olan ve doğru yoldan daha ziyade sapmış bulunanlardır.

Okumaya devam et

R.T.ERDOĞAN GÖMLEK DEĞIŞTIRDI

R.T.ERDOĞAN GÖMLEK DEĞIŞTIRDI.

Değişti Çağdaş Oldu.!

Şeytanın özellikleri

1. Sinsi ve Yalancıdır.-(İbrahim Suresi, 22)
2. Azgın ve Kaypaktır.-(Hac Suresi, 3)
3. Gücü Yalnızca Çağırmaya Yeter.-(İbrahim Suresi, 22)
4. İyilikten ve Hayırdan Yana Hiçbir Yönü Yoktur.-(Nisa Suresi, 117)
5. İnsanlar Üzerindeki Etkisi Pisliktir.-(Enfal Suresi, 11)
6. İnsanların Şükretmelerini Engellemek İster.-(Araf Suresi, 17)
7. İnsanlara Korku Vermeye Çalışır.-(Al-i İmran Suresi, 175)
8. Müminlerin Arasını Bozmaya Çalışır.-(İsra Suresi, 53) (Maide Suresi, 91)
9. İnsanları, Sözde Onlara İyilik Yaptığına İkna Etmeye Çalışır.-(Araf Suresi, 20-21)
10. Allah’ın Adını Kullanarak Saptırmaya Çalışır.-(Fatır Suresi, 5-6)
11. Mü’minlerin Zamanla Yıpranmalarını İster.-(Al-i İmran Suresi ,155)
12. Yalan Vaadlerde Bulunur.-(İbrahim Suresi, 22)
13. Kuruntulara ve Kuşkulara Düşürmeye Çalışır.-(Nisa Suresi, 119-120)
14. Sapkın Amelleri Süslü ve Çekici Gösterir.-(Neml Suresi, 24)
15. Fakirlik Korkusu Vermeye Çalışır.-(Bakara Suresi, 268 )
16. Kibir Vermeye Çalışır.-(Sad Suresi, 74-75)
17. Gösteriş İçin İbadet Etmeye Teşvik Eder.-(Nisa Suresi, 38 )
18. Ayetlerden Uzaklaştırmaya Çalışır.-(Zuhruf Suresi, 36-37)
19. Unutkanlık ve Dalgınlık verir.-(Mücadele Suresi,19) (En’am Suresi, 68 ) (Kehf Suresi, 63)
20. Duygusallık Telkini Yapar.-(İsra Suresi, 64) (Mümtehine Suresi,1-3)
21. Detaylara Daldırır.-(Bakara Suresi, 67-71)
22. İsrafa Teşvik Eder.-(İsra Suresi, 26-27)
23. Gerçek şu, şeytan size düşmandır,öyleyse siz de onu düşman edinin.-(Fatır Suresi, 6)

Okumaya devam et

Hidayet Etmek Ve Dalâlete Sevk Etmek

Rabbimiz Allah, imtihan ve kendisine kulluk yapsınlar diye yeryüzünde yarattığı insan kullarını, başıboş ve rehbersiz bırakmamıştır… İlâhî lütfü ve rahmeti gereği insan kullarına, onların içinden seçtiği Rasulleri ve Nebîleriyle hak yolunu göstermiş, Rasul ve Nebilerini onlara hidayet önderleri kılmıştır… Ayrıca onlara hidayet rehberi olan hayat nizamının ana kaynakları olan kitablar göndermiştir…

Okumaya devam et

Kulun kudreti ve kazancı

KULUN KUDRETİ ve KAZANCI
Kulun kudretinin ve kesbinin diğer sebepler arasında bir özelliğe ve etkinliğe sahip olmasına gelince, yüce Allah insana şu özelliği bahşetmiştir:
İnsanın bilgisi, dünyada ahlâk, durum ve sonuç olarak bazı etkiler bırakır. Ahirette de başka etkiler gösterir. Bu özellik insandan başka bir varlık için öngörülmemiştir. Bütün varlıklar içinde, zatı, sıfatları, isimleri ve fiilleri bağlamında şahıs ve tür olarak sırf insana özgü kılanın ayrıcalıklar sayılmayacak kadar çoktur. Aklı başında hiçbir insan yoktur ki, bu ayrıcalıklardan bazılarına sahip olmasın. Bu yüzdendir ki, emir ve yasakların insana yöneltilmesi isabetli olmuştur.Gerçeklik ve kesp olarak fiilin insana izafe edilmesi doğrudur. Bununla beraber bütün bunları yaratan yüce Allah’tır.Çünkü Allah kulu da amelini de yaratmıştır. Bu amelin ona ait olmasını,onunla kaim olmasını ve ondan sadır olmasını sağlamıştır. Onun sonradan olma kudretiyle meydana gelmesini öngörmüştür.

Okumaya devam et

ALLAH’IN EMİRLERİ

(BAKARA suresi 83. ayet):

وَإِذْ أَخَذْنَا مِيثَاقَ بَنِي إِسْرَائِيلَ لاَ تَعْبُدُونَ إِلاَّ اللّهَ وَبِالْوَالِدَيْنِ إِحْسَاناً وَذِي الْقُرْبَى وَالْيَتَامَى وَالْمَسَاكِينِ وَقُولُواْ لِلنَّاسِ حُسْناً وَأَقِيمُواْ الصَّلاَةَ وَآتُواْ الزَّكَاةَ ثُمَّ تَوَلَّيْتُمْ إِلاَّ قَلِيلاً مِّنكُمْ وَأَنتُم مِّعْرِضُونَ

Vaktiyle biz, İsrailoğullarından: Yalnızca Allah’a kulluk edeceksiniz, ana-babaya, yakın akrabaya, yetimlere, yoksullara iyilik edeceksiniz diye söz almış ve “İnsanlara güzel söz söyleyin, namazı kılın, zekâtı verin” diye de emretmiştik. Sonunda azınız müstesna, yüz çevirerek dönüp gittiniz.

Okumaya devam et

ŞİA’NIN EHL-İ SÜNNET’E MUHALEFETİ

İslam Hukuku Ehli Sünnet ve Şia nezdinde iki tarafın müştereken kabul ettiği esaslara dayanmamaktadır. Şia’nın hukukta kabul ettiği esaslar Ehli Sünnet imamlarının kabul ettiği esaslar değildir. Teferruata gitmeden önce her iki taraf arasında bu esaslar üzerinde anlaşma sağlanmadıkça, her iki taraf ilmi müesseselerinde bu esaslar ve usul hakkında gerekli birleştirici çalışmalar yapmadıkça teferruatla vakit öldürmekte hiç bir fayda yoktur. Usul derken Fıkıh usulünü (asıllarını) değil her iki tarafça kabul edilen dinin temel esaslarını kastediyoruz.

Okumaya devam et

Takiyye nedir , ne zaman olur , şartları nedir ?

“Ayetlerimiz hakkında (ileri geri konuşmaya) dalanları gördüğünde onlar başka bir söze geçinceye kadar onlardan uzak ol (meclislerini terk et). Eğer şeytan sana unutturursa hatırladıktan sonra (hemen kalk) o zalimler topluluğu ile oturma.” (En’am: 68 )“

“O, Kitapta size indirmiştik ki; Allah’ın ayetlerini inkar edildiğini, yahut onlarla alay edildiğini işittiğiniz zaman, onlar bundan başka bir söze dalıncaya kadar kafirlerle beraber oturmayın, yoksa sizde onlardan olursunuz. Elbette Allah, münafıklar ve kafirleri cehennemde bir araya getirecektir.” (Nisa:140 )

Okumaya devam et

Alimlere göre partisel çalışma

ALİMLERE GÖRE PARTİSEL ÇALIŞMA
Mısır, Hz. Yusuf as zamanında Darul İslam idi. Çünkü Hz. Yusuf as’ın zamanındaki firavun, Hz. Yusuf as’ın vasıtasıyla müslüman olup imana gelmişti. (İmam Nevevi)

Halk kendi kendini yönetir ilkesini savunan demokratik felsefe, şirk ve küfürden başkası değildir. (İslamın Anlaşılması Üzerine-Ali Bulaç’tan) (Lâ-1 Mustafa Çelik)

İslami devlette parti nizamı olamaz. İslam parçalanmayı ve çeşitli hile kullanılmasını istemez. (Mevdudi-İslam Anayasası) (Lâ-1 Mustafa Çelik)

Okumaya devam et

Kendilerini Müslüman Zannedenler

Günümüze gelmeden önce bu tür olayların Rasulullah (s.a.s.) vefatından sonra farz olan zekatı vermeyerek kafir olan mürtedler , yaptıkları işe kılıf olarak Kur’an-ı Kerim’den delil getirmeye kalkıştılar. “ Onların mallarından onları temizleyecek ve onarın (sevaplarını) artırıp yüceltmek için sadaka al ve onlara dua et. Çünkü senin duan onlar için bir sekinettir.” (Tevbe 103)

Okumaya devam et

İşte Filistinli ile İsrailli’nin insanlık farkı

Aksiyon dergisi bu haftaki sayısında İsrail’i şoke edecek iki fotoğraf yayınladı. İbretlik fotograflardan biri 1948 yılına bir diğeri de 2009 yılına ait..
20 Ocak 2009 18:15
Yıl 1948… Aylardan mayıs… İsrail’in bağımsızlığını yeni ilan ettiği günler… Hava sıcak… İkrit köyünde yaşayan bir Filistinli, susayan İsrail askerine toprak testide soğuk su ikram ediyor.

Filistinli köylünün kucağında ve yanında çocukları var.
Birgün İsrail askerlerinin acımasızca katliam yapacağından, çocukları hedef alacağından habersiz, onun su içişini izliyorlar.

Okumaya devam et

Kelimei Tevhid

Allah’dan başka İlah yoktur.
Muhammed,O’nun Resulüdür.

Okumaya devam et

Birlik ve Beraberlik

Cehennem olsa gelen, göğsümüzde söndürürüz.
Bu yol ki Hak yoludur, dönme bilmeyiz, yürürüz;

Okumaya devam et

Ayrılık Hissi Nasıl Girdi Sizin Beyninize?

Ayrılık Hissi Nasıl Girdi Sizin Beyninize?

Okumaya devam et

Adamlığın Yolu Nerdense, Bul Da Girmeye Bak.

Adamlığın Yolu Nerdense, Bul Da Girmeye Bak.

Okumaya devam et

Seyfi Baba

– Mehmed Ağ’nın evi akmış. Onu aktarmak için
Dama çıktım, soğuk aldım, oluyor on beş gün.
Ne işin var kiremitlerde a sersem desene!
İhtiyarlık mı nedir, şaşkınım oğlum bu sene.
Hadi aktamıyayım… Kim getirir ekmeğimi?
Oturup kör gibi, nâmerde el açmak iyi mi?
Kim kazanmazsa bu dünyâda bir ekmek parası:
Dostunun yüz karası; düşmanının maskarası!

Okumaya devam et

Şia’nın İslama Muhalefeti

>>İSLÂM,MEZHEP ve FUKAHALARINI BİRLEŞTİRME KONUSU
>>ŞİA’NIN EHL-İ SÜNNET’E MUHALEFETİ
>>ŞİİLER Sadece Teferruatta Değil , Temelde Müslümanlara Muhalefet Etmektedirler!

Okumaya devam et

İslâm’da Laiklik Yoktur

İSLÂM’DA LAİKLİK YOKTUR .إِنَّ الدِّينَ عِندَ اللّهِ الإِسْلاَمُ Allah katında tek Din İslâmdır.
Laiklik; geniş ve basit tanımı ile, dinin siyasal hayatın dışına itilmesi, din adamları sınıfının devletin siyasal hayatında din adına etkin olmalarının engellenmesi diye ifade edilir.

Okumaya devam et

İslâmda Cihad Anlayışı

(BAKARA suresi 190. ayet):
وَقَاتِلُواْ فِي سَبِيلِ اللّهِ الَّذِينَ يُقَاتِلُونَكُمْ وَلاَ تَعْتَدُواْ إِنَّ اللّهَ لاَ يُحِبِّ الْمُعْتَدِينَ
Size karşı savaş açanlara, siz de Allah yolunda savaş açın. Sakın aşırı gitmeyin, çünkü Allah aşırıları sevmez.

Okumaya devam et

TAĞUT

TAĞUT: İbadet Edilen Put, Haç, Taş, İnek, Mezar, Resim, Hayvan vb. Şeyler

Okumaya devam et

BAŞ ÖRTÜSÜ ve ÖRTÜNMEK

“… kadınlar zinet yerlerini kocaları, kendi babaları, kocalarının babaları, kendi oğulları, kocalarının oğulları, erkek kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, kendi kadınları, el­leri altında bulundurdukları cariyeler, kadına arzusu kalmamış ele bakar hale gelmiş erkekler ve kadınların mahrem yerlerinin farkına varmayan erkek çocuklardan başkasına açmasınlar…” (Nur 24/31)

Okumaya devam et

Hidayet

Rabbimiz Allah’dan başka kullara hidayet veren ve sapıklığa düşüren hakikî bir fail yoktur. Dilediğini hidayete erdirir, dilediğini dalâlete düşürür… Rabbimiz Allah Teâlâ, kulların İrade-i Cüz’îyeleriyle sapıklığı tercih etmeleri sonucu onlar için dalâleti yaratır… İnsan, kendi irade ve tercihi ile sapıklığa yönelmedikçe Rabbimiz Allah, onları zorla sapıklığa sevk etmez… Kim iradesiyle hidayeti isterse Allah, onu hidayet verir, kim de dalâleti arzu ederse, onu da dalâlete düşürür…

Okumaya devam et

Oylar Kime?-şiir

Siyasiler nutuk attılar,inan ki.
Siyasetçiye,ben inanmadım ki.
Geldiler,gittiler,hep aynı sanki.
Çok konuştular inanmadım ki.

Okumaya devam et

Hüküm Koymak

Hüküm koyma ; Allah’a muhalif kanun koymanın ve koydurtmanın hükmü nedir?.

Rasulullah davet yolunda küfür sistemi içerisine girmenin tehlikesini ve olumsuzluğunu bize hareketiyle göstermiş ve gelecek inanan nesillere miras bırakmıştır. İslam tarihi ile iştigal edenler hatırlarlar ki: Müşrik liderler Rasulullah a gelip: “Ne istiyorsun? İstersen seni Mekkenin lideri yaparız” dediklerinde Rasulullah, Bu işin muhal olduğunu şu sözlerle ifade etmiştir.: “Bir elime Güneşi bir elime de ayı verseniz ben davamdan dönmem.” Evet, onların sisteminde yer alış bir nevi davadan dönüş olmalıdır ki, Rasulullah bunu böylece ifade etmiştir.
Diyebilirmiyiz?.
Rasulullah şayet bu teklifi kabul etse Mekke lideri olup halka kendini iyice benimsetse, ve vardığı doruk noktada tebliğe başlasa daha etkili olabilirdi o kadar insan telef de olmazdı iş insancıl hümanist yollarla bağlanırdı, ne vardı bir kaç sene kimliğini gizleyip onlar gibi davransa ve içten içe sistemi fethetseydi vs.vs. Burada Rasulullah stratejik bir hata yapmıştır diyebilir miyiz?.
Elbetteki hayır çünkü herşeyde olduğu gibi rasulullah bu davanın metodunu da Allahtan almıştır.Kıyas ve icmaya gelince şanlı müctehidlerimiz  “Kafirin mümine velayet hakkı yoktur “ diyerek sosyal standardı belirlemişlerdir. Şu halde biz müslümanların demokratik seçimlerde tavrımız, ona katılmak değildir. Ona katılarak bazı müslümanları şirk, zulüm, günah çukuruna bize vekaleten itmek hiç değildir.
Bu işten Allah’a sığınmalıyız. Tavrımız, hayatımızı kokuşturan, haramlar ve münkerlerle, zulüm ve zulümat ile, cehaletle dolduran çağdaş cahiliyye ve tağuti sistemi tüm kurumları ile red edip hayatımızdan söküp atmak ve Allah’ın dinini hakim kılmak için Allah’a dayanıp, Allah’ın hükümlerine sımsıkı sarılarak ihlas, sabır ve sebatla çalışmak olmalıdır.
Oy vermenin bir sakıncası da ”Küfre rıza Küfürdür” hükmüne zıddıyetten gelir. Ayrıca Rasulullahın  ”Kim kötü bir çığır açarsa” diye başlayan hadisi de bize diyor ki oy vermek tehlikeli ve büyük vebali olan bir ameldir.
O halde bize düşen mürted kafirlerle aynı çatı altında aynı işleri görecek yeni tağutlar çıkarmak değil, Allah’ın(cc) nizamını ikame edecek mücahidler çıkarmaktır.Partiler ancak mevcut statükoyu muhafaza yoluna girmiş tembellerin ve çıkar ve menfaatperestlerin yurdudur.
Bizler insanları iktidarı bir tağuttan almaları ve diğer bir tağuta vermeleri inancını reddediyor, onları anın vacibine çağırıyoruz. Anın vacibi tağutu inkar etmek, düzenini tarumar etmektir.
Yemin meselesi Partiler gerçekten de Türkiye müslümanları açısından çok muallakta bırakılan meselelerden birisidir.
Bu bölümde işlemek istediğimiz mesele milletvekili olarak seçilenlerin, mecliste ettikleri yemin ve fıkhi görüntüsü ile ilgilidir. Şöyle özetleyelim meseleyi ki meselenin anlaşılması mevzunun anlaşılması kadar mühimdir: Bir müslüman adaylığını koyar, meclise seçilerek girer ve anayasaya Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı kalacağına yemin edebilir mi?. Bunda hüküm nedir?.
Öncelikle şunu arz edelim ki, Darul harb olan beldeler, çağdaş Ebu Cehillerin beldeleridirler. O beldeler cehalet ve taassubun yuvasıdır.Ve böyle bir diyarda kişiler Allah’ın din ve diyanetini hakkıyla öğrenemeye bilirler..Şimdi tekrar konumuza dönelim…
Kişi hiç bir surette elfaz-ı küfür olan bir lafzı söyleyemez ve kullanamaz. Yalnız işkence ve ölüm tehdidi gibi durumlar hariç. Şayet kullanırsa cümle fukahanın ittifakıyla Kafir olur.
Yemin konusunda durum şöyle bir görüntü arz eder:
Öncelikle iki durum ortaya çıkar;
Hz.Peygamberin  “Atalarınızın, ana ve babalarınızın ve putların adına yemin etmeyin”  hadisince böyle bir amel men edilmiştir. Caiz değildir.
Muhteva olarak ise bu yemin tamamen bir elfaz-ı küfür olmakta. Çünkü mecliste çıkıp milyonların gözleri önünde bir küfür anayasasına uyacağına, yani onu meşru tanıdığına ve dahi Allah’ın nizamını ilga etmiş Ataputun ilke ve inkılaplarına bağlı kalacağını ikrar ve ilan eden kişi elbette ki küfre girer.
Ve dahi kişinin bu küfre girmesine sebeb olan bilumum seçmen de bu vebal den paylarını alırlar.Nitekim ayet-i Kerime de şu şekilde buyrulur: يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ لاَ تُحِلُّواْ شَعَآئِرَ اللّهِ وَلاَ الشَّهْرَ الْحَرَامَ وَلاَ الْهَدْيَ وَلاَ الْقَلآئِدَ وَلا آمِّينَ الْبَيْتَ الْحَرَامَ يَبْتَغُونَ فَضْلاً مِّن رَّبِّهِمْ وَرِضْوَانًا وَإِذَا حَلَلْتُمْ فَاصْطَادُواْ وَلاَ يَجْرِمَنَّكُمْ شَنَآنُ قَوْمٍ أَن صَدُّوكُمْ عَنِ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ أَن تَعْتَدُواْ وَتَعَاوَنُواْ عَلَى الْبرِّ وَالتَّقْوَى وَلاَ تَعَاوَنُواْ عَلَى الإِثْمِ وَالْعُدْوَانِ وَاتَّقُواْ اللّهَ إِنَّ اللّهَ شَدِيدُ الْعِقَابِ  ”Ey iman edenler! Allah’ın (koyduğu, dinî) işaretlerine, haram aya, (Allah’a hediye edilmiş) kurbana, (ondaki) gerdanlıklara, Rablerinin lütuf ve rızasını arayarak Beyt-i Haram’a yönelmiş kimselere (tecavüz ve) saygısızlık etmeyin. İhramdan çıkınca avlanabilirsiniz. Mescid-i Haram’a girmenizi önledikleri için bir topluma karşı beslediğiniz kin sizi tecavüze sevketmesin! İyilik ve (Allah’ın yasaklarından) sakınma üzerinde yardımlaşın, günah ve düşmanlık üzerine yardımlaşmayın. Allah’tan korkun; çünkü Allah’ın cezası çetindir.”(MÂİDE suresi 2. ayet)
İyilik ve takva (Allah’ın yasaklarından sakınıp emirlerine uyma) hususunda yardımlaşın, günah ve düşmanlık üzerinde yardımlaşmayın. Allah’tan korkun (O’nun şeriatına bağlanın). Çünkü Allah’ın cezası çetindir.” (Maide: 2)
Rasulullah (SAV) şöyle buyurdu:
“İster zalim olsun, ister mazlum (mü’min) kardeşine yardım et.
Oradan bir adam; 
“Ya Rasulullah, mazlum ise ona yardım ederim, fakat zalim ise nasıl yardım edebilirim? Dedi. Rasulullah (SAV) şöyle buyurdu:
Onu zulüm yapmaktan alı koyarsın. İşte bu ona yardımdır.” (Buhari, K. Mezalim ve’l Gasb, 2264)
Ayrıca bu kişiye bu uyarı yapıldığında; O zat “Hayır canım neresi harammış, neresi küfürmüş gibi bir tavra bürünürse, bu sefer gerçekten daha da büyük bir pisliğin içine düşmüş olur.

 

Dua

Dua Etmek

Okumaya devam et

Kadının Namazı Evinde Olmalıdır

رواه أبوداود
Mes’ud oğlu Abdullah’dan (RA).
[Kadının(hususi ve dahili)odasındaki namazı,salondaki namazından üstündür.Evin içerisindeki yatak odasındaki namazı,umuma açık bulunan evde kılınan namazından daha üstündür.

Okumaya devam et

CHP’nin Geçek Yüzü

İşte CHP Budur:
Canan arıtman
http://www.youtube.com/watch?v=MfZjdyKmwFQ
Nejla arat
http://www.vidomodo.com/play.video.php?id=393

Okumaya devam et

Hüküm koyma,Yetkisi

Rasulullah davet yolunda küfür sistemi içerisine girmenin tehlikesini ve olumsuzluğunu bize hareketiyle göstermiş ve gelecek inanan nesillere miras bırakmıştır. İslam tarihi ile iştigal edenler hatırlarlar ki: Müşrik liderler Rasulullah a gelip: “Ne istiyorsun? İstersen seni Mekkenin lideri yaparız” dediklerinde Rasulullah, Bu işin muhal olduğunu şu sözlerle ifade etmiştir.: “Bir elime Güneşi bir elime de ayı verseniz ben davamdan dönmem.” Evet, onların sisteminde yer alış bir nevi davadan dönüş olmalıdır ki, Rasulullah bunu böylece ifade etmiştir.
Diyebilirmiyiz?.
Rasulullah şayet bu teklifi kabul etse Mekke lideri olup halka kendini iyice benimsetse, ve vardığı doruk noktada tebliğe başlasa daha etkili olabilirdi o kadar insan telef de olmazdı iş insancıl hümanist yollarla bağlanırdı, ne vardı bir kaç sene kimliğini gizleyip onlar gibi davransa ve içten içe sistemi fethetseydi vs.vs. Burada Rasulullah stratejik bir hata yapmıştır diyebilir miyiz?.

Okumaya devam et

Selefiyye

Sözlükte selef “önceki nesil”, selefiyye de “bu nesle mensup olanlar” anlamı taşır. İslâmî literatürde Selef ilk dönemlere mensup bilginler ve geçmiş İslâm büyükleri anlamında, Selefiyye terimi ise iman esaslarıyla ilgili konularda ilk dönem bilginlerini izleyerek âyet ve hadislerdeki ifadelerin zâhiri ile yetinip bunları aynen kabul eden, teşbih ve tecsîme düşmeyen (Allah’ı yaratıklara benzetmeye ve cisim gibi düşünmeye yeltenmeyen), bunları başka bir anlama çekme (te’vil) yoluna gitmeyen Ehl-i sünnet topluluğunu belirtmek için kullanılır. Allah’ın zâtî, fiilî ve haberî sıfatlarının hepsini te’vilsiz, nasılsa öyle kabul ettiği için Selefiyye’ye “Sıfâtiyye” de denilmiştir. “Ehl-i sünnet-i hâssa” ismi ile kastedilen zümre olan Selefiyye Hz. Peygamber ve sahâbîlerin inançta takip ettikleri yolu doğrudan doğruya izleyen gruptur. Tâbiûn, mezhep imamları, büyük müctehidler ve hadisçiler Selefiyye’dendirler. Eş‘arîlik ve Mâtürîdîlik ortaya çıkıncaya kadar, Sünnî müslüman çevrede hâkim olan inanç, Selef inancıdır. İmam Şâfiî, Mâlik, Ahmed b. Hanbel -bir kısım görüşleri itibariyle Ebû Hanîfe- Evzaî, Sevrî gibi müctehid imamlar, Buhârî, Müslim, Ebû Dâvûd, Dârimî, İbn Mende, İbn Kuteybe ve Beyhaký gibi hadisçiler, Taberî, Hatîb el-Bağdâdî, Tahâvî, İbnü’l-Cevzî ve İbn Kudâme gibi bilginler Selef düşüncesinin önde gelen isimleri arasında sayılabilir.

Okumaya devam et

Hadis-i Şerif Logatı

Hadis-i Şerif Logatı
Hadîs Âlimi (Muhaddis):
Hadîs-i şerîf sahasında mütehassıs kimse. Çok sayıda hadîs toplayıp, senet ve metinleriyle ezberleyen, râvilerin cerh ve ta’dîl (güvenilir olup olmadıkları) noktasından durumlarını bilen, bu ilimde ihtisas kazanıp kitaplar yazmış olan âlim. Muhaddisin çoğulu muhaddisîn’dir…

Okumaya devam et

Tanıkları tek partili hayatı anlatıyor

Tek parti döneminde yaşanan sıkıntılar hala zihinlerde tazeliğini koruyor. Sivas’ın Şarkışla ilçesinde oturan 74 yaşındaki Hasan Hüseyin Bağcı tek partili dönemini anlatırken adeta o günlere gitti, Bağcı, çektikleri sıkıntıları anlatırken gözyaşlarına hakim olamadı.

Okumaya devam et

ŞİA’NIN ARASINDA Kİ İHTİLAFLAR

NUSAYRİYYE’NİN AYRILMASI

Bu durumda şeytanlarından birisi olan Beni Nümeyre kölelerinden Muhammed b. Nusayr ortaya Hasan el-Askeri’nin sirdapta (babasının evinde) gizli bir oğlu bulunduğu fikrini ortaya attı ki kendisi ve arkadaşları Şiiler’in halk tabakasından ve zenginlerinden imam adına zekat toplayabilsinler ve böylece de kendilerinin imamiye olduğu iddiasını devam ettirsinler. Bu Muhammed b. Nusayr hayali sirdabın kapısı olmayı hayali imam ile Şiiler arasında zekat toplamak görevini kendisi üstlenmek istedi. Arkadaşları ona muhalefet ettiler ve bab (kapının) Hasan el-Askeri’nin evi yakınında bulunan Hasan Askeri’nin alış veriş yaptığı bir yağcı olmasında ısrar ettiler.

Okumaya devam et

Şianın Muhalefeti

ŞİİLER SADECE TEFERRUATTA DEĞİL , TEMELDE MÜSLÜMANLARA MUHALEFET ETMEKTEDiRLER!

Tusi, Musevi ve Hunsari hem doğru hem de yalan söylüyorlar, İslam mezheplerinin temelde birbirine yakın bazı teferruatta fark bulunduğunu söylerken doğru söylüyorlar. Çünkü temelde birbirine yakın mezhepler arasında yaklaşma ve anlaşma mümkündür. Ama bu yaklaşma ve anlaşma Şiiler’le imkansızdır. Çünkü Şiiler müslümanlara temelde muhalefet etmektedirler.

Okumaya devam et

ŞİA’NIN EHL-İ SÜNNET’E MUHALEFETİ

İSLAM HUKUKU (FIKHI)

İslam Hukuku Ehli Sünnet ve Şia nezdinde iki tarafın müştereken kabul ettiği esaslara dayanmamaktadır. Şia’nın hukukta kabul ettiği esaslar Ehli Sünnet imamlarının kabul ettiği esaslar değildir. Teferruata gitmeden önce her iki taraf arasında bu esaslar üzerinde anlaşma sağlanmadıkça, her iki taraf ilmi müesseselerinde bu esaslar ve usul hakkında gerekli birleştirici çalışmalar yapmadıkça teferruatla vakit öldürmekte hiç bir fayda yoktur. Usul derken Fıkıh usulünü (asıllarını) değil her iki tarafça kabul edilen dinin temel esaslarını kastediyoruz.

Okumaya devam et

İSLÂM,MEZHEP ve FUKAHALARINI BİRLEŞTİRME KONUSU

Müslümanları düşünce, kanaat ve gayelerinde bir araya getirip birleştirmek İslam’ın en büyük hedeflerinden biri olduğu gibi, İslam’ın kuvvetlenmesini, kalkınmasını ve ilerlemesini sağlayan önemli bir faktördür. Aynı zamanda bu yaklaşma her yerde ve her zaman müslürnan topluluklarının yararlarınadır.
Bu yaklaşmaya yapılan çağrı, bazı art niyetlerden uzak ise ve bu yaklaşmadan hasıl olacak faydayı, ortaya çıkan zarar kapatmıyorsa hiç şüphesiz her müslümanın bu çağrıya koşması ve bu yaklaşmanın başarısı için çalışması gerekir.

Okumaya devam et

Şeytanın Özellikleri Kimde Var?

Şeytanın özellikleri
1. Sinsi ve Yalancıdır……….-(İbrahim Suresi, 22).
2. Azgın ve Kaypaktır……….-(Hac Suresi, 3).
3. Gücü Yalnızca Çağırmaya Yeter……….-(İbrahim Suresi, 22).
4. İyilikten ve Hayırdan Yana Hiçbir Yönü Yoktur……….-(Nisa Suresi, 117).
5. İnsanlar Üzerindeki Etkisi Pisliktir……….-(Enfal Suresi, 11).
6. İnsanların Şükretmelerini Engellemek İster……….-(Araf Suresi, 17).
7. İnsanlara Korku Vermeye Çalışır……….-(Al-i İmran Suresi, 175).
8. Müminlerin Arasını Bozmaya Çalışır……….-(İsra Suresi, 53) (Maide Suresi, 91).
9. İnsanları, Sözde Onlara İyilik Yaptığına İkna Etmeye Çalışır……….-(Araf Suresi, 20-21).
10. Allah’ın Adını Kullanarak Saptırmaya Çalışır……….-(Fatır Suresi, 5-6).
11. Mü’minlerin Zamanla Yıpranmalarını İster……….-(Al-i İmran Suresi ,155).
12. Yalan Vaadlerde Bulunur……….-(İbrahim Suresi, 22).
13. Kuruntulara ve Kuşkulara Düşürmeye Çalışır……….-(Nisa Suresi, 119-120).
14. Sapkın Amelleri Süslü ve Çekici Gösterir……….-(Neml Suresi, 24).
15. Fakirlik Korkusu Vermeye Çalışır……….-(Bakara Suresi, 268 ).
16. Kibir Vermeye Çalışır……….-(Sad Suresi, 74-75).
17. Gösteriş İçin İbadet Etmeye Teşvik Eder……….-(Nisa Suresi, 38 ).
18. Ayetlerden Uzaklaştırmaya Çalışır……….-(Zuhruf Suresi, 36-37).
19. Unutkanlık ve Dalgınlık verir……….-(Mücadele Suresi, 19) (En’am Suresi, 68 ) (Kehf Suresi, 63).
20. Duygusallık Telkini Yapar……….-(İsra Suresi, 64) (Mümtehine Suresi, 1-3).
21. Detaylara Daldırır……….-(Bakara Suresi, 67-71).
22. İsrafa Teşvik Eder……….-(İsra Suresi, 26-27).
23. Gerçek şu, şeytan size düşmandır,öyleyse siz de onu düşman edinin……….-(Fatır Suresi, 6).

Okumaya devam et

Meryem ve İsa Hz.Hakkında Ayetler

Meryem ve İsa Hz.Hakkında Ayetler

Okumaya devam et

FÂHİŞE,FÂHİŞELİK

FÂHİŞE,FÂHİŞELİK

Okumaya devam et

NİÇİN İBADET EDİYORUZ

NİÇİN İBADET EDİYORUZ

Okumaya devam et

Düşmana Taviz Vermek

İnsan Niçin Tâviz Verir,Düşmanıyla Uzlaşmaya Girer?

Okumaya devam et

ALEVÎ-ALEVÎLİK

ALEVÎ-ALEVÎLİK
Dördüncü halife Hz. Ali’nin soyundan gelen, onu diğer sahâbeden ve diğer üç halîfeden üstün tutan mezhebe mensup kimse. Alevîlik düşüncesi, ister açıkça, ister gizlice, Ali’ye uyup onun Kur’an’daki nâs ve Resulullah (s.a.s.)’ın vasiyetiyle imamlığa tayin edildiğini ileri süren; imametin* onun soyundan dışarı çıkmayacağına inanan ve onu diğer sahâbeden üstün gören zümrelerin başlattığı fikir ve siyasî kavgalarla ortaya çıkan” hareketin genel adıdır.

Okumaya devam et